Bugün 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı. Herkesin günü kutlu olsun. Bugün de biz gençleri düşündük. Gençler ne istiyor, kimler, nasıllar? Biraz araştırma yaparken Mehmet Tez'in Milliyet Caddede yayınlanmış yazısına rastladık ve sizinle paylaşmak istedik. İyi okumalar.
Ben değil, bu soruyu gençliğe yönelik bir
marka yaratmak amacıyla çalışan önemli bir GSM firması sordu gençlere.
Bakın yanıtlar şöyle;
Gençlerin olmazsa olmazları arasında müzik de var. Konsere gitmek ise ‘heyecanlandıran şeyler’ arasında sayılmış.
Televizyonu açın, bir süre haberleri
izleyin, herkes gençler için en iyisini biliyor. En çok da yaşlılar.
Sınavından, okulundan evlenme yaşına, kiminle evleneceğinden ne zaman
çocuk yapması gerektiğine, ne dinleyeceğinden ne izleyeceğine, gireceği
işten sofrada duracağı yere kadar gençlerin yapacakları belli.
“Gençlerimiz, gençlerimiz” diye konuşan birtakım adamlar ve kadınlarla
dolu her yer…
Peki gençler konuşuyor mu televizyonda?
Nadiren. Onlardan genellikle üniversitelerine gelen konuşmacıları ne
derlerse desinler alkışlamaları, otobüslere doluşup Okan Bayülgen ya da
Beyaz’ın şovuna katılarak yeni albümünü tanıtan şarkıcılara el çırparak
eşlik etmeleri, esprilere gülmeleri ve doğru yerde (davul atak yapınca)
alkışlamaları bekleniyor. Seçim zamanlarında ‘politik’ olup meydanlarda
kalabalık yaratır, oylarını da atarlarsa şahane işte. Daha ne olsun…
Hepsi üniversiteli olan bu gençler bana
liseli gibi geliyor. Zaten sanırım ülkemizi yönetenler de ‘ileri liseli’
bir gençlik istiyor. Şimdilik 4+4+4… İleride hepsi birleşip 4+4+4+4+4.
Sırayla…
Vodafone’un geçen yıl bu zamanlarda lanse
ettiği gençlik markası Vodafone Freezone’un hedefi 26 yaşın altındaki
bireyler. Yani gençler. Yıl boyu konserler düzenlendi, muhtelif
etkinlikler yapıldı ve elbette gençler hep işin içinde oldu. Bu yüzden
ellerindeki bilgiler ilgimi çekiyor.
Şimdi gençler ve özgürlük ilişkisini inceleyen bir araştırmadan ortaya karışık bilgiler veriyorum. Sırasız yani…
Gençleri heyecanlandıran şeyler neler? Özgürlük, tatil, dünya turu, karşı cins/aşk, futbol, konserler, yeni başlangıçlar…
Bir gencin olmazsa olmazları neler? Cep telefonu, bilgisayar/internet, alkol, futbol, kahve, müzik, sevgili, arkadaşlar, sohbet…
Peki gençleri heyecanlandıran şeyler
arasında yer alan özgürlük veya özgür olmak ne demek? Gençler özgürlük
deyince ne anlıyor? Sırayla…
İfade özgürlüğü; Gençler kendilerini ifade
edebiliyor mu? Değişir. Yaşlıların canını sıkmadıkları sürece.
Sıktıklarında başlarına fena şeyler geliyor.
Hiç kimse karşımadan bir şey yapmak; Buna izin veriliyor mu? Karışmayan var mı?
Kendi kararlarını almak; Kaç genç
üniversitede kendi istediği bölümü seçebiliyor? Tercihlerini kendi
arzularına göre yapabilenlerin kaçı istediği girebiliyor sınav sistemi
yüzünden?
Bağımlı olmamak; Gençler pek çok sebepten ailelerine ekonomik açıdan bağımlı. O yüzden denileni yapmak durumundalar.
Birlikte hareket ederek bir şeyleri değiştirmek; Bunu yapanların sonu pek iyi olmuyor. Bunu hepimiz biliyoruz.
“Ne zaman özgürsünüz?” sorusuna yanıtlar popülerlik sırasına göre şöyle:
Seyahat ederken, ailemden uzaktayken,
okulu kırdığımda, gelişigüzel takıldığımda, başka bir şehir ya da
ülkede, evde yalnız başına oturduğumda (en hoşuma giden bu oldu),
sınavlar bittiğinde, arkadaşlarımla tatile çıktığımda…
Evde yalnız başına oturduğunda özgür
hissetmek demek, kafa dinliyorum demek. O noktada yani gençler. Peki
onların hayatını derinden etkileyen kararları alanlar bu araştırmaları
yaptırmıyor mu? Elbette yaptırıyorlar.
Ama konu gençler ya da onların istekleri değil ki, gençlerle ne yapılacağı…
İtiraf ediyorum: Genç olmak istemezdim.
*Mehmet Tez’in Milliyet Cadde yazısından alıntıdır (t)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder