23 Ağustos 2012 Perşembe

Aşk'a 5 Kala...



"Ne olur 5 dakika seni göreyim" diye başlayıp, "Bütün hayatım sen değilsin" diye biten bir duygulanım bozukluğunun altından çıkmıştım... Hak etmediğine kavuşmanın sevinciyle göklerde dolaştırılmış, sonra artık kazanılacak bir zafer kalmadığından, yerin altına sokulmuştum. Yıldızlarla kurtların bile benim yerimin neresi olduğu konusunda kafası karışmıştı. "Yine mi sen?" diye karşıladıkları beni, aralarına almak istemiyorlardı artık. "Ya bak, bunu hak ettiğini düşünüyorsan başka ama asıl yerinin adam akıllı birinin gönlünün başköşesi olduğunu görmüyor musun?" diyorlardı. 

Ve evet. Aşkla randevu filminde olduğu gibi... Siber alemde aranan aşkın aslında yanı başında olduğunu göremeyenler arasındaki yerimi değiştirme zamanının geldiğinin bana hatırlatılmasının zamanı gelmişti.
Sevgili bulmanın hiç bir zaman kolay olmadığını gören, otuz küsur yaşındaki anaokulu öğretmeni Sarah Nolan (DIANE LANE) zamana karşı sürdürülen ruh eşi arayışını bir parça aşağılanma, iki parça kötüye gidiş ve talihliye sunulmuş bir tutam şans olarak görür, ‘doğru’ kişiyi arkadaş ve akrabaların zorlamaları arasında bulamayan Sarah, internet üzerinden sevgili bulma arenasına katılır. İnternet aleminde kendine yeni bir erkek arkadaş arayışına giren Sarah, bu arada öğretmeni olduğu bir öğrencisinin bekar babasına da ilgi duymaktadır. Bir gün internetten karşılaştığı Jake Anderson ile parkta köpek dolaştırırken tanışır. Aklı öğrencisinin babası Bob ile ve Jake arasında gider. Jack de bu arada Sarah'dan hoşlanmıştır lakin onu başkasıyla görünce uzaklaşır.

Kız kardeşlerinin siber buluşma adımını atması için aşırı istekli olan Carol ve Christine, Sarah’nın adını kullanarak onun bilgilerini perfectmatch.com’a (mükemmel eş.com) yazmakla kalmaz, bir de baştan çıkarıcı bir not düşerler: “Şehvetli, seksi, baştan çıkarıcı ve eğlenceli. DWF yıldızlı geceleri paylaşacak özel bir erkek arıyor. Köpekleri sevmesi şart”.
Fakat Sarah bir dizi traji-komik ve uyumsuz eşleşmelere ve web sitesinin önerdiği bir dizi istekli talibe maruz kalmasından ardından, bir de ‘belki mümkün’ bir adaya rastlar. Anlaşılması zor ama ilginç biri olan tekne üreticisi Jake Anderson (JOHN CUSACK) ile tanışır. Jake'in aşırı duygusallığı, Sarah’ı öğrencilerinden birinin eşinden henüz ayrılmış babası Bob Connor (DERMOT MULRONEY)'a iter. Çekici ve rahat bir tip olan Bob, adetâ sipariş üzerine yapılmış, mükemmel bir adamdır… Fakat film, akıllarında birbirleri olan çiftin (Sarah ile Jake) kavuşmalarına yol açan trajikomik olaylar zinciri ile son bulur.
 
2007'den beri aklının bir köşesinde yatıyor olmak, filmin bana vermeye çalıştığı mesajla aynı nitelikte. Meğerse, tokalaşma sırasında bana eğilip, kendini çekmenin sebebi de aklımda başkasının olduğunu düşünmenmiş...Aslında bilmelisin ki, hayatımın ayrılmaz parçası olan sensin, konuşmamız sırasında sözcüklerimin ses tellerimi okşayarak geçmesinde, parmaklarımın zarif görünmek adına incelmesinde, omuzlarımı çökerten, dizlerimi kıran, kafamın önde, gözlerimin yerde, ellerimin cepte olduğu duruştan, dik ve simetrik bir yürüyüşe geçmemde, arabaya binerken ve inerken kapımın açılmasını beklememde, yemek yerken çatal ve bıçağın sessizliğe gömülmesinde, kendimi prenses gibi hissetmemi sağlayan; kibar, ihtimamlı ve incelikli olan ziyafetlerin tümünde sen varsın. Bu yüzden çamurun içinde büyüttüğüm bir devsin sen. Çingene’nin kulağındaki altın küpesin...Porselenin üzerindeki motifsin...Yanaktaki gamzesin...Çatıdaki karsın...Fikrimin ince gülüsün...

Bir akşam yemeğinde, beni neden tercih edeceğini sormuştum... Aldığım yanıtı, tarihe geçmesi açısından paylaşmak istiyorum:
1- İnsana değerli olduğunu hissettiriyorsun.
2- Şahsına münhasırsın.
3- Matrak tarafını seviyorum.
4- Kendisiyle kolay diyalog kurulabilir bir insansın.
5- Güzel bir kadınsın.
6- Söz dinler bir intiban var, söylenen şeyi ciddiye alıyorsun.
7- Anlayışlı bir insan izlenimi veriyorsun.
8- Derin bir tarafın var.
9- Açık sözlüsün.
10- Duygun var- duygu sahibisin.

Aklımın arka koltuğunda yolculuğu tamamlaman ve bundan gocunmaman sana şunu kazandırdı, herkes bir yerlerde indi, zorla indirildi ama seninle yolculuğumuz devam ediyor ve hatta sen içinde bulunduğumuz aracı bile eskittin, dağıttın... Bu yol, elele vermiş iki insanın gidebildiği yere kadar uzayacak...

Hülya Okur yazısıdır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder