Türkiye'de
ünlü simaların çocukluk anıları hep merak edilir. Aralarında yaramazlık
yapanı da var, elini prize sokanı, aşıdan korkanı, lisede kopya çekeni
de var. Çocukluk hatıralarını Kehkeşan dergisine anlatan ünlülerin
röportajları gösteriyor ki aslında onlar da herkes gibi çocukluğunu doya
doya yaşamış, koşup oynamış.
Cem Yılmaz:
"Bulmacalarda annenin erkek kardeşi kısmına dayımın beş harfli ismini
sığdırmaya çalışırdım. Dedemle parka gittiğimiz bir gün TRT'ciler çekim
için oradaydı. Beni oynarken çektiler. Yayın günü bizim aile programı
izlemek için televizyon karşısına geçti. Kendimi ekranda görünce beni
niye parkta unuttunuz diye gözyaşlarına boğulmuştum."
Ata Demirer: "Tekvando kursuna yazılmıştım, döner tekme atarım diye düşündüm hocanın önüne yuvarlandım, bir daha hiç gitmedim."
Acun Ilıcalı:
"Tam bir sokak çocuğuydum. Kadıköy Anadolu Lisesi'nin en başarısız
öğrencisiydim. Hiç sınıfta kalmadım, gelmiş geçmiş en büyük kopyacı
benimdir herhalde."
Teoman:
"Ropdöşambırlı bir çocuktum. Çünkü evimizde pijamayla dolaşmak ayıp
karşılanırdı. Muhallebi çocuğuyla sokak çocuğu arasında gidip geldim.
Salon erkeği denir ya, ben de salon çocuğuydum. Hep kibar ve ölçülü."
Beyazıt Öztürk:
"Çocukluğumda mahalleden geçen ve kuru ekmek toplayan amcalar vardı.
Çoğunlukla annem beni onların yanından alırdı. Eve gelip yemek yemezdim,
onların torbalarından ekmek yerdim. 3-4 yaşlarında elimi prize
sokmuştum. O kadar canlı bir anı ki, cansıza dönüyordum neredeyse!"
İpek Tuzcuoğlu:
"Aşıdan çok korkardım, okulda aşı yapılacağını duyar duymaz kendimi
dışarı atar, her seferinde mutlaka kaçardım. Öğretmenlerimden bu yüzden
çok azar işitmişimdir."
Oktay Aymelek:
"Çocukluğumda da mutfak işleriyle haşır neşirdim. Öyle ki evde kimse
olmadığı vakit kendi yemeğimi kendim yapardım. Küçükken saklambaç,
tombik ve futbol oynamayı da severdim."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder