29 Haziran 2012 Cuma

Aşk mı Bağımlılık mı?


Kişisel profillerinizi doldururken ilişki bölümüne aşağıdaki seçenekler de eklensin diye düşünenlerin sayısı çoktur herhalde.

 
İlişkisi;
- Var; ama bir küs bir barışık
- Bana göre var, ona göre hiç olmamış
- Aslında yok; ama olsa iyi olur  

Son zamanlarda psikologlara en fazla sorulan sorulardan biri:
“Sorunlu bir ilişkim var. Kurtulmak istiyorum ama kurtulamıyorum. Sizce bu aşk mı, yoksa alışkanlık mı?” sorusuymuş.

Aşk – Alışkanlık – Bağımlılık

Eğer ilişkinizden kurtulma isteği taşıyor; ama bunu bir türlü başaramıyorsanız, bu alışkanlık değil bağımlılıktır.

Klinik Psikolog Selen Fehimoğlu aşk bağımlılığını şöyle tanımlıyor:
“Aşk bağımlılığı, karşılanmayan ihtiyaçları gidermeye yarayan psikolojik bir bağımlılıktır. İstek ve ihtiyaçları dikkate alınmamış veya gereksiz görülmüş, eleştirilmiş kişiler çoğunlukla beklentilerini farkında olmadan kısıtlarlar.
Öyle ki bu kısıtlama yanlış düşünce biçimlerine dönüşür: ‘İhtiyaçlarımın hiçbir anlamı yok’, ‘Kimse beni dikkate almıyor’, ‘Yakınlaşmak bana zarar vererebilir”, ‘Sevilmeye layık değilim’, ‘zaten beni kim sever ki?’ gibi sağılksız düşüncelere.

Bu düşünceler halihazırdaki veya geçmişteki ilişkilerin yaralarını sarmaz, ancak aşk bağımlılarının hayatlarına yön verir. İlgi görmek, korunmak veya karşılaştıkları problemleri çözebilmek için bu kişiler diğer insanlara bağımlı hale gelir. Çoğunlukla bitmeyen korkuları ve çok sevilmeyle beraber hayranlık uyandırma hayalleri vardır.

Diğer kişiler tarafından reddedilmek, acı çekmek, yeni yaşantılara açılmak onlar için korku vericidir.
Sevgi alışverişinde bulunma konusunda kendilerine güvenmezler. Sevilebileceklerine inanmamakla beraber sürekli aşk ister, bekler ve umut ederler.
Aşk bağımlıları için bu duygu sürekli bir takıntı düzeyindedir, bir parazit gibi kişiyi tüketir.
Değişimi sevmez. Gerçek samimiyetten yoksundur.
Entrikalıdır. Kişi kendini bu konuya adaması gerektiğine inanır.”

Selen Fehimoğlu, aşk bağımlılığının belirtilerini de şöyle sıralıyor: 
 
- Gençlikte yeterince ilgi görmemiş olmak.
- Aile, ebeveyn ve eşlere karşı yakınlık hissedememe, yalnızlık duygusu.
- Aşk dışındaki ilişkileri önemsememek.
- Bir ilişkiyi başka bir ilişki için bitirme eğilimi, ilişkisiz olamama.
- Bedeli ne olursa olsun terk edilmemek ve reddedilmemek için elinden geleni yapmak.
- İlişki olmadığında kendini yarım hissetmek.
- İsteklerini ihtiyaç zannetmek (Onsuz olamıyorum).
- Biten bir ilişkinin ardından hemen yeni bir ilişkiye başlamak.
- Cinsel çekimi ve cinselliği yemek ve su ile bir tutmak.
- Yoğunluğu yakınlık zannetmek.
- Cinsel partneri veya ilişkisi olmadığında kendisini değersiz hissetmek.
- Cinsel çekimi sevgi veya aşk zannetmek.
- Sevgi veya yakınlık ihtiyaçlarını cinsellikle karşılayabileceğini düşünmek, bunun için farklı kişilerle beraber olmak.
- Yalnızca kendi morallerini yükseltmek ve sıkıntılarını gidermek için cinselliği kullanmak.
- Kendi iç çatışmalarından kaçınmak için tüm beklenti ve ihtiyaçlarını aşık olduğu kişi ile karşılamayı düşlemek.
- Görünmeyen veya ifade edilmeyen psikolojik ızdırap.
- Çocukluklarında ve şimdiki hayatlarında kendileriyle yeterince ilgilenilmediği ve yeterince desteklenmedikleri için ebeveynlere ve eşlere karşı içten içe bitmeyen öfke duymak.
- Sürekli hayat tarzını ve değerlerini sorgulamak.
- Çılgın, umutsuz veya fevri olmak.
- Bir problem yaşadıklarını inkar etmek.
- Kontrol dışı davranışları normal olarak tanımlamak. 

Peki, aslında AŞK nedir? 

AŞK, yanındakinin bir şeyler yapma hakkını teslim etmektir, saygıdır.
AŞK, zaaflarımızın olduğunu ortaya çıkarır, kabullenmektir.
AŞK, korumaktır, sorumluluktur.
AŞK, sizi kucaklayan kolların gittikçe daha çok sarılmasıdır; mutluluktur.
AŞK, kocaman yatağın üçte birine sığmaktır, yakınlıktır.
AŞK, uyandığınızda rüyanızı yanınızda bulmanızdır; düşlerin gerçek olmasıdır..
AŞK, tanıdığını zannettiğin insanın yeni yanlarını keşfetmektir; tazeliktir.
AŞK, asla anlatılmayacak özel bir hikâyedir.
AŞK, en güzel duygudur, mutlu eder, mutluluk verir. 

AŞK Dolu Günler Dileriz...
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder